Yıllar yılıdır kendi
türküsünü söyler, kendi yağında kavrulur, havasından mı, suyundan mı bilinmez
ama ilçe olarak bağlı olduğu Van'la bir türlü yıldızı barışmayan, il olmak için
uzun zamandır hayal kuran munis ilçemizden söz ediyoruz yani Erciş' ten...
Bugüne kadar Ben Van'lıyım
diyen çok az kişiye rastladığım Erciş'te, Men Erciş'liyim kavramı süre gelen
bir gelenek halini almıştır. Öyle ki, askerlik görevini ifa ederken
komutanların nerelisin? sorusuna Erciş'liyim! deyip, dayak yemeyi göze alacak
kadar bağlıdırlar bu alışkanlıklarına!
Urartu'lar tarafından kurulmasının akabinde, tarihte birçok medeniyete ev
sahipliği yapan ve önceleri bir kaç kez isim değişikliğine uğramasının
neticesinde Arsisa, Arciş, Erdiş en nihayetinde adını Erciş olarak
tescillemiştir.
Tarihsel ve kültürel
zenginliği dillere destan; dünyadaki ilk mazgal sistemine Erciş'te rastlanır! kaya
mezarları, çivi yazılı kitabeler, kalesi, kaplıca suları, türbeleri, köprüleri
vb. daha bir çok eseri himayesinde bulundurmasının yanı sıra doğal ve tabii
güzelliklerinin hikâyesi aşıkların ve ozanların dilinden düşmüyor.
Atakan Çelik,
Hüsamettin Subaşı, Mehmet Bülbül ve Hüsamettin Ergül bu türküleri nesilden
nesile aktarmayı kendilerine görev bildi. ‘Zilan Deresi’ tarihte yaşanan Ermeni
mezalimini konu alırken, ‘Bahçeye gel ki görem’ ise aşıkların buluşmasının
zorluklarını dile getirdi.
Emrah ile Selvihan'ın aşk
serüveni yüzyıllardır süregelmiştir. Ozan Ahmet Poyrazoğlu’nun üzerine türküler
yaktığı Erciş yazmakla, anlatmakla bitmez! Üzüm bağlarının namını bilmeyen
yoktur, balık bendinde semaver yakan çoktur. Van Balığı tabiri caizse Erciş
gibi asi olduğu içindir ki su akışının tersine uçarak sıcak sulara burada göç
etmektedir.
Yeşil örtü o kadar çok yakışır ki Erciş'e, Van Gölü' nün maviliği onunla ancak
bütünleşiyor. Her tarafı bağlık bahçelik; dereleri ve akarsuların dokunduğu her
yerden yeşillikler kaplıyor güzel ilçeyi.
Kavramlara verdikleri
kendilerine has ifadeleri var Erciş'in.
Bir şair yazdığı dörtlüğünde
" Tatlıya şirin derler, tuzluya şor,
Patatese kartol, acemiye tor,
Neye ne derler hele sor,
Erciş'e Erdiş derler, Erciş'te."
Kültürüne işte bu denli bağlıdır yöre halkı!
Otomatik gelinler şiiri ile ün yapan Erciş’in tanına şairlerinden, Gökmen Sakin
ise dörtlüğünde
" Haraya gitse bu yürek, seni anlatır durur,
Toprağında açan çiçek, başka diyarda kurur,
Erciş'li olmak şereftir, Erciş'li olmak onur,
Aşımsan, suyumsan, ekmeğimsen ERCİŞ...”
İşte yıllardır deyim yerindeyse devlet babadan, vali ve rektör istemelerindeki
esas gayeleri, her açıdan kendilerine yetebilmeleri inancının ne derece güçlü
olduğunun kanıtıdır.
Her ne kadar Van' ı
kabullenmekte zorlansalar da Erciş'i, tarihi, kültürü, doğası ve insanıyla
seviyoruz. Hanımköylü olarak! El mahkum; Memleketimizi Erciş kabul ediyoruz...