Türkçe: Mendil. Kürtçe:
Desmal. Arapça: Mandila. Yunanca: Mantile.
Tarih boyunca devam eden bir mendil itibarı olduğu gibi, dünya genelinde de mendilin bir ağırlığı vardı. Mendil verilen en güzel hediyeler arasında da yerini almıştır. Osmanlı döneminde Ramazan ayında, dört bir tarafına Kur’an ayetleri işlenmiş kıymetli mendiller, içlerine şeker doldurularak halka dağıtılırdı.
Mendilin anlamı neydi?
Anadolu’da mendil, sadece el yüz silmek için değil, küçük şeyleri taşımak veya paketlemek, icabında serip üzerinde yemek yemeye de yarardı. Mendile para veya şeker sarılır; kırık ve yaralar mendil ile bağlanır, vedalaşırken mendil sallanır. Unutkan kimseler bir şeyi hatırlamak için mendilin ucunu düğümler. Utangaç kadınlar yüzünü örter. Kimi mendille terini, kimi gözyaşını siler. Köylüler, gömlek veya fesleri kirlenmesin diye mendili boyunlarına bağlar ya da feslerinin içine örter. Mendili boynuna bağlamak, aslında karşısına çıktığı kişiden özür dilemek manasına gelir.
Mendil bir aksesuardı
Mendil, eskiden Anadolu kadın kıyafetinin de mühim bir parçasıydı. İpek veya altın telle işlenmiş veya kenarları oyalı mendiller, göğüs kısmına veya omuz başına elmas taşlı broş ile iğnelenirdi. Erkeklerin başlıklarına iliştirdikleri; kuşaklarına bağladıkları da olurdu. Modern zamanda şık beylerin takım elbiselerinin göğüs cebini süsleyen renkli mendiller, aksesuar olarak kullanılmaya başlandı.
Kokulu mendiller vardı
Mendillere gül, amber gibi kokular damlatıp ve icabında koklamak da âdetti. Anadolu’da düğün vesilesiyle tarafların birbirlerine gönderdiği nezaket hediyelerinin içinde mutlaka işlemeli kıymetli mendiller olur. Kızların çeyizinde mendil büyük yer tutardı. Anadolu’da eskiden düğün davetiyesi yerine de mendil gönderilir ve adına da ‘okuntu’ denirdi.
Halkoyunlarında mendil
Halk oyunlarında da halayın başı olan kişi elinde mendil sallar. Hangi figürün bitip, hangisinin başlayacağını salladığı mendil ile haber verir.
Aşıkların haberleşme vasıtası
Mendil, her yerde ve zamanda âşıkların haberleşme vasıtası olmuştur. Bu sebeple mendil aşk şiirleri ve türkülerde çok geçer:
Üsküdara gider iken bir mendil buldum
‘Üsküdara gider iken bir mendil buldum/Mendilimin içine lokum doldurdum’; ‘Mendilimin yeşili/Ben kaybettim eşimi/Al bu mendil sende dursun/Sil gözünün yaşını’; ‘Ben armudu dişledim/Sapını gümüşledim/Ben yârimin ismini/Mendilime işledim’; ‘Yar yolunu kolladım/Beyaz mendil salladım’. Nedim der ki: ‘Bûy-i gül takdir olunmuş nâzın işlenmiş ucu/Biri olmuş hoy, birisi destmâl olmuş sana’ (Gül kokusu damıtılmış; nâzın ucu işlenmiş; biri sana koku, biri mendil olmuş).