Günü Erek Dağı’nın ardından doğan güneşle karşılamak, Artos Dağı ile Süphan Dağı arasında batan güneşle uğurlamaktır.
Edremit, iskele, kale ve YYÜ’de gün batımını izlemektir.
Deniz seviyesinden bin 700 metre yüksekte dünyanın en büyük sodalı gölünü görmek ve ona deniz demektir.
Yılın belirli aylarında da olsa, ayakları sodalı suya bırakmak, vücudu ona teslim etmektir.
Gölde yüzmeye yıkanmak ve çimmek demektir.
“Bu göl Gaziantep’te olsaydı şimdi, neler yapmazlardı” sözünü günde en az 3 kez işitmektir.
Her daim “Van Canavarı var mı yok mu?” tartışmalarına katılmak ve varlığını ispat etmeye çalışmaktır.
Türkiye’nin iki duayen ismi Ferit Melen ve Kinyas Kartal’a dair anılar dinlemektir.
Cumhuriyet Caddesi’ne Mecburiyet Caddesi demektir.
“Vanspor bir zamanlar neydi öyle, ligin tozunu atıyordu” anlatılarıyla büyümektir.
Vanspor’un 1-0’lık Fenerbahçe ve Trabzonspor galibiyetlerini unutmamaktır.
İster Galatasaraylı, ister Fenerbahçeli olsun depremde Van’la yatıp Van’la kalkan Beşiktaş’a sempati duymaktır.
Her ay belirli aralıklarla kale, iskele, Edremit'e, her yıl belirli aralıklarla Mollakasım, Çitören, Muradiye Şelalesi, Balık Bendi (Deliçay), Akdamar ve Hoşap’a gitmektir.
Kapadokya ve Pamukale’ye benzer görüntülerin, Van sınırları içinde de (Başkale) olduğunu bilip, onları ancak video ve fotoğraf karelerinde görebilmektir.
Akdamar’da badem çiçeklerini, Keşiş Yaylası’nda sarıçiçekleri, Göl kenarında gelincikleri, Erçek’te flamingoları, Deliçay’da uçan balıkları, tezgahta uşkunları, YYÜ’de Mithat Melen hocanın derslerini dört gözle beklemektir.
Erçiş üzümü ve kartolunu, Edremit pamuk elması ve kayısısını, Gevaş fasulyesi ve ters lalesini, Çatak - Bahçesaray cevizi ve balını, Sıhke kavununu, Alaköy çileğini, Görentaş otlu peynirini ve Van savatlı gümüş işçiliğini meşhur bilmektir.
Murat Oto sayesinde “Urfa’ya Paşa Geldi” türküsünün Van’a ait olduğunu öğrenmektir.
Yılmaz Erdoğan’ın, ‘Sevebilme İhtimali’ şiirinde geçen, “Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda…” satırlarını mırıldanmaktır.
Sıkça “Bir zamanlar Van’da konsolosluklar vardı” sohbetine maruz kalmaktır.
“Gölge etme başka ihsan istemez” sözünü, “Sınır ticaretini açın başka bir şey istemez” diye anlamaktır.
Bak Hele Bak Yusuf Konak’ın eğlenceli soruları eşliğinde Van Kahvaltası’na çatal, kaşık, bıçak sallamaktır.
Sütçü Fevzi, Sütçü Kenan gibi meşhur kahvaltıcıların yer aldığı sokakta kahvaltı şölenine tanık olmaktır.
Yılın 12 ayı belirli aralıklarla peynirciler çarşısına uğrayıp, otlu peynir seçmektir.
Diğer şehirlerde yaşayanların bilmediği, duymadığı murtuğa, kavut ve keledoşun tadına aşina olmaktır.
Kavurmanın adresinin Birkoç, haşlamanın adresinin Hanedan, Fırınağzının adresinin Şeref Şahin, kaburganın adresinin Anatolia, kuru fasulyenin adresinin Ali Baba (Erciş), alabalığın adresinin Şifa (Gürpınar), Tandırda Van Balığı’nın adresinin TandırVan, Doğabanın adresinin Firavîn, Van çöreğinin adresinin Küçükyıldız, kebap ve dönerin adresinin bir kaç yer olduğunu bilmektir.
Yeşil ceviz reçeline kolay ulaşmaktır.
Tarihi Kardeşler Çayevi’nde, Dolayı’nın her dem tazeliğini koruyan çayından içmektir.
Kışı Kahve Diyarı, Kahve Deryası’nda, yazı Şamran Cafe, Şemsiyeli Sokak’ta geçirmektir.
Aracın bagajında mangal ve semaveri 7/24 hazır tutmaktır.
Çocuğa bala, bastona çögen, patatese kartol, kediye pişik, inci kefaline Van balığı demektir.
Arada bir Vanlı Nihat Hoca’nın Facebook, Twitter paylaşımlarına göz atmaktır.
Rıdvan Can’ın yeni stadyum, Vangölü Aktivistleri’nin Vangölü’nü Koruma Kanunu mücadelesine şapka çıkarmaktır.
Hafta sonunu Özay İlhan’ın soru ve çözüm önerileriyle karşılamaktır.
Örnekleri çoğaltabilirsiniz.