Her yörenin kendine göre masalları vardır. Çeşitli bölgelerde olduğu gibi Van’ın Gevaş ilçesinde de anlatılan çok meşhur bir masal vardır. O da Hengülüm, Mengülüm Şengülüm masalıdır. Gevaş Halk Kültürü üzerine çalışan Sinan Can, Memleketim Van Dergisi için bu masalı hazırladı…
Gevaş Halk Kültürü ve Edebiyatı üzerine çalışmalar yapıyor. Gevaş’ta anlatılan masal, efsane ve ninni derlemeleri hazırlıyor. Gaziantep Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu Sinan Can, Gevaş kültürü için emek veriyor.
Gevaş’ın Selimiye (köyü) mahallesine giden Can, 50 yaşındaki Ahmet Beysu’dan, Hengülüm, Mengülüm, Şengülüm masalını Kürtçe olarak dinledi ve Türkçe’ye çevirdi. İşte o masal:
Hengül, Mengül, Şengül
Bir zamanlar bir çoban varmış bu çobanın çok zeki bir keçisi varmış. Çoban bu keçiyi bir taşın arkasında unutmuş koyun sürüsünü almış gitmiş. Keçi uyandığında etrafında ne bir çoban ne bir koyun sürüsü görmüş. Bu keçinin üç tane de yavrusu varmış bunlar; Hengül, Mengül, Şengül imiş. Zavallı keçi bu tarafa şu tarafa o tarafa bakmış ama nafile çobanı bulamamış.
Yavrularını almış kayaların olduğu bir yere gitmiş. Orada yavrularına yuva yapmış ve onları sıkı sıkıya tembihlemiş; yavrularım sakın benden başka kimseye kapıyı açmayın. Ben kapıya geldiğimde size bir tekerleme söyleyeceğim o zaman kapıyı açarsanız demiş. Tekerleme de şudur:
Hengülüm, Mengülüm, Şengülüm
Anneniz gitmiş yaylaya
Yeşil ot dişlerinde yaylaya
Beyaz süt gelmiş memeye
Annenize kapıyı açın
Bu şekilde keçi üç yavrusunu beslemeye başlamış. Keçi dağa gider orda otlanır memelerini süt doldurur akşam gelirmiş. Bir gün çok kurnaz bir kurt keçiyi yuvasına kadar takip etmiş ve bakmış ki içerde üç tane yavru keçi varmış. Yalnız anneleri o tekerlemeyi söylemedikçe kapı açılmazmış. Kurt, yuvanın yanında birkaç gün beklemiş ve o tekerlemeyi ezberlemiş. Anne keçi otlamaya gittiği bir günde kurt kapıya dayanmış ve o tekerlemeyi söylemeye başlamış;
Hengülüm, Mengülüm, Şengülüm
Anneniz gitmiş yaylaya
Yeşil ot dişlerinde yaylaya
Beyaz süt gelmiş memeye
Annenize kapıyı açın
Hengül, Mengül annemiz geldi diye çok sevinmişler. Şengül hemen kardeşlerini uyarmış. Kardeşlerim bu bizim annemiz olamaz baksanıza sesi ne kadar kalın demiş. Hengül ile Mengül en küçük kardeşleri olan Şengülü dinlememişler ve kapıyı açmışlar. Kapı açılır açılmaz kurt bir hamlede Hengül ile Mengül’ü yutmuş. Şengül ise kendini koyun postunun içinde saklamış. Akşam anne keçi gediğinde ne görsün, kapı açılmış ve yuva darmadağın edilmiş.
Hengülüm, Mengülüm, Şengülüm
Anneniz gitmiş yaylaya
Yeşil ot dişlerinde yaylaya
Beyaz süt gelmiş memeye
Annenize kapıyı açın! diye seslenmiş ama kimse cevap vermemiş. Bu şekilde üç beş defa seslenince Şengül ağlaya ağlaya annesinin yanına koşmuş. Annesine olmuş bitmiş her şeyi anlatmış. Anne keçi hemen kurdun peşine düşmüş ve onu evinde bulmuş. Kurdun damına çıkmış ayakları ile damı tepiklemeye başlamış aynı zamanda yavrularımı ver, yavrularımı ver diye bağırmış. Kurt ben senin yavrularını yemedim dese de keçi buna inanmamış.
Kurt, keçiye o zaman senle bilge bir insanın yanına gidelim demiş. Kurt ve keçi bilge insanın yanına gitmişler. Keçi o bilge insana giderken sütünü mayalamış yoğurt yapmış onu bilge insana vermiş. Kurt da o bilge insana bir mendilin içinde bir sürü pis şey götürmüş. Bilge insan kurda hamurdan bir takım diş yaptırır çünkü kurdun dişleri yokmuş. Keçiye de demirden iki boynuz yaptırmış.
Bunları karşılıklı dövüştürmüş. Kurt hemen keçinin boynuna sarılmış, ısırmaya çalışmış ama dişler hamur olduğu için bu bir işe yaramamış. Derken keçi demir boynuzu kurdun karnına vurmuş ve kurdun karnını yırtmış. Kurt yere düşünce Hengül ve Mengül dışarı çıkmışlar. Keçi buna çok mutlu olmuş ve yavrularını almış uzak yerlere gitmiş. Orada mutlu bir şekilde yaşamışlar.
Masalım gitmiş deşte (yaylaya)
Annem babam gitmiş behişte.