Türkmenoğlu

ALİ PAŞA’YA VEFA ZAMANI GELDİ!

ALİ PAŞA’YA VEFA ZAMANI GELDİ!
23 Nisan 2021 08:26

Van YYÜ Öğretim Görevlisi Murat Oto, merhum Ali Paşa’nın mezarının Van’a getirilmesini ve anıt mezar yapılmasını isteyen bir makale yazdı.

Özel Haber: Berfin Bahçeci

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Öğretim Görevlisi ve Van Toplum Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Mehmet Murat Oto, Ali Paşa ile ilgili bir makale yayınladı. İşte o makale: 


Sahipsiz Mezarın Türküsü Ali Paşa Ağıtı

“Yüzlerce türküden oluşan Van türkü repertuarı içinde özel bir öneme ve değere sahip olan ‘Ali Paşa Ağıtı’ aynı zamanda Van’ın ulusal ölçekte en tanınmış Van türkülerinin başında gelmektedir. Ali Paşa ağıtının söz ve müzik analizi de başka bir yazımızda ele alınacaktır. Ancak Ali Paşa ağıtı, bilindiği kadarıyla bir devlet adamına yakılmış tek türküdür. Türkünün kahramanı Ali (Rıza) Paşa’yı ölümsüzleştiren ve şehit edilişini unutturmayan bu türkünün hikayesi Van’ın son yüz yılda yaşadığı dramların da günümüze ve geleceğe aktarıcısı durumundadır. Peki ama kimdir bu Ali (Rıza) Paşa, nerelidir, neden şehit edilmiştir? Bu olay Vanlıyı bir ağıt yakacak kadar neden etkilemiştir, mezarı nerededir? Vanlının ve devletimizin Ali (Rıza) Paşa’ya bir vefa borcu yok mudur gibi sorular akla gelmektedir. 



Van’ın yerli ailelerinden olan “Naiboğlu” sülalesinden olan ve bu türkünün kahramanı olan Ali Paşa hakkında en kapsamlı ve tarihi belgelerle desteklenen bilimsel çalışma Hasan Oktay tarafından kaleme alınmıştır. (http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=301). Bu makaleden öğrendiğimiz bilgiler şunlardır: 


Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılma sürecinde baş gösteren ayrılıkçı akımlara ayak uyduran Ermenilerin, Rus kışkırtmaları ile başladıkları isyan hareketleri bölgede ve Van özelinde büyük kaos ortamı oluşmasına neden olmuştur. Bab-ı Ali Van’da bozulan huzur ortamını düzeltme amacıyla 18 Mart 1907 tarihinde Hakkari Mutasarrıfı Ali Rıza Paşayı Van’a vali vekili olarak tayin eder. Hemen sonrasında Osmanlı devletinin bölgedeki durumu incelemek üzere görevlendirdiği tahkikat heyetini başında olan Tahir Paşa, Van Vali Vekili Ali Paşa’nın “Devlet-i Aliyenin şahs-ı maneviyesini başarıyla temsil etmesinin yanında Van'da yaşayan Ermenilerle Türkler arasında büyük bir itibar kazandığını, dikkatli bir şekilde Ermeni meselesini takip ederek şehirde huzuru temin ettiğini bu nedenle de Ali Rıza Paşanın asaleten Van’a tayin edilmesinin çok lüzumlu olduğunu” Bab-ı Aliye çektiği telgrafla beyan eder. Bunun üzerine 20 Eylül 1907’de Ali Rıza Paşa Van Valiliği’ne asaleten atanır ve Hakkari mutasarrıflığı görevini bırakır. 


Ali Paşa göreve geldikten sonra halk üzerinde baskı kuran çetelerin çoğunu yakalatır, ödenmeyen vergi borçlarını toplar, Ermeni komitalarının vergi adı altında topladığı haraçlardan halkın kurtulmasını sağlar. Bu icraatlar halkın Ali Paşa’ya güven duymasını sağlar. Devletin mali düzenini yoluna koyması yanında adalet işlerinde aksayan durumların özellikle Ermenilerle ihtilaf olan konuları adil biçimde çözmesi sosyal barışın yeniden tesis ederek şehre huzurun tekrar hakim olmasını sağlaması ile gerek Müslüman gerekse Hristiyan (Ermeni) halk üzerinde olumlu etkileri daha da arttırır. Böylece devlet otoritesini yeniden tesis eder.


Ali Paşa’nın bu icraatları ayrılıkçı Ermenileri ve arkalarındaki emperyalist devletleri rahatsız etmeye başlamıştır. Çünkü Ermeni ve Müslüman nüfusun dost ilişkiler kurması hayal ettikleri “Ermenistan devleti” projelerine en büyük engel olmaktadır. Ermeni terör örgütleri bu huzur ortamını bozabilmek için Ali Paşa’ya destek veren ileri gelen Ermenilere suikastlere başlarlar. Ali Paşa yardımcılığına getirdiği Ohannes efendinin kardeşi Armarak efendiyi de Gevaş kaymakamlığına getirmiştir. Akdamar adasını bir üs olarak kullanan Ermeni terör örgütleri kendilerine engel olmaya çalışan Armarak efendiyi bir suikast ile öldürür. Kardeşi öldürülen Ohannes efendi vali yardımcılığından ayrılınca ayrılıkçı Ermeni örgütlerine yakın olan Leon efendi getirilmesine rağmen Ermeni örgütleri terör eylemlerine devam etmişlerdir.


Ermeni terör örgütü liderlerinde Aram Manukyan ile David, aynı kıza aşık olmalarından dolayı birbirlerine düşmüş, daha güçlü olan Manukyan tarafından öldürüleceğini anlayan David, Ali Paşa’ya sığınarak bütün bildiklerini anlatmaya başlar. David’in muhbirliği sayesinde basılan Ermeni silah depolarında bir orduya yetecek ölçekte silah ele geçirilir. David bir suikast ile öldürülünce toplumsal karışıklık yeniden baş gösterir ve bu olaylarda 20-30 kadar Ermeni’nin öldürülmesi özellikle Rus’lar tarafından Osmanlı devletine karşı bir propagandaya dönüştürülmesine malzeme yapılır. Ruslar, “Redif ordusuyla İslam ahalisi birleşerek Hıristiyan mahallelerine hücum ile katliama kalkışacaklar” yalanını hem içerideki Ermenilere hem de Avrupa devletlerine yaymaya başlarlar. Çıkan olaylar sonucu Ali Paşa özel tedbirler alır ve Taşnak komitasının bütün üyeleriyle beraber Manukyan da yakalanıp tutuklatır ancak “İkinci Meşrutiyet”in ilanı üzerine tüm bu tutuklular siyasi mahkum kabul edilerek serbest bırakılır. 


Bu gelişmeler üzerine Ermeni örgütlerini ve Avrupa devletlerini Ali Paşa’nın görevden alınması için Osmanlı devletine baskılar yapmaya başlamış ve Avrupa’nın baskılarına dayanamayan Osmanlı devleti 20 Ekim 1908 tarihinde Ali Paşa’yı Van valiliği görevinden almıştır. Van halkı bu duruma telgraflarla tepki verir ancak II Abdulhamit Van’a daha iyi bir vali göndereceğini söyleyerek tepkileri yatıştırmıştır. 


Ali Paşa Van’dan ayrılırken bütün Van halkı gözyaşları içinde Ali Paşa’yı uğurlamışlardır. Haksız yere ve siyasi nedenlerle görevden alınan Ali Paşa Ermeni komitalarınca öldürüleceğini bilmektedir. Bu nedenle hedef saptırarak önce Erzurum’a oradan da Revan’a gider. Tiflis’e geçip oradan Batum’dan gemiye binerek İstanbul’a gitmeyi planlamaktadır. Ancak 1908 yılının son günlerinde Ermeni komitacılardan Alev Başyan tarafından Batum limanında şehit edilir. Gecikmeler sonucu gemiye alınan Ali Paşa’nın cenazesi çürüme belirtileri gösterince gemi Sinop limanına yanaşır, Ali Paşa’nın cenazesi Seyid Bilal camii bahçesine defnedilir. 

Ölüm haberi Van’a ulaşınca Vanlıların çok sevdikleri ve gözyaşları içinde uğurladıkları Ali Paşa’ya vefa ve takdir borcu olarak yapabildikleri şey ağıt yakarak onu ölümsüzleştirmeleri olmuştur. Böylece Ali paşa unutulmamış, sahipsiz mezarı uzaktan da olsa sahiplenilmiş ve o günlerdeki acılar tarihi gerçeklerle zihinlerde taze tutulması sağlanmıştır. 


Ermeni diasporası binlerce kitap, broşür, gazete gibi yazılı basın yanında sinema filmi, belgesel vb yayım araçları ile kendi tezlerini dünya kamuoyuna aktarmaktadırlar. Günümüzde ise internet araçları ile bu propagandalarını başka boyutlara taşımayı da başarmışlardır. Ermeni diasporasının onlarca yıllık haksız propagandaları ile son yıllarda birçok emperyalist devletin “sözde ermeni soykırım yasalarını” kabul etmesi Ermeni tezlerinin bu devletlerce kabul gördüğünü göstermektedir. 


Bu bağlamda o tarihlerde yaşanan acıların/olayların gerçeklerini ortaya koymamız açısından Ali Paşa ve mezarının sahiplenilmesi haklı mücadelemizde önemli bir yarar sağlayacağı açıktır. Bunun yanında devletinin bekası yolunda şehit edilmiş olan Ali Paşa’ya devletimizin de bir vefa borcu vardır. Sahipsiz bir yetim çocuk gibi Sinop ilimizde yatmakta olan Ali Paşa’nın mezarını ait olduğu topraklara nakledip şanına yakışır bir anıt mezar yapması çoğu Vanlının tarihi acılarını teselli etme yolunda büyük bir adım olacaktır. Böyle bir anıt mezarın yapımında Ali Paşa’nın soyundan olan Vanlıların (Naiboğlu ailesi) maddi katkı sunacakları kendilerince beyan edilmiş olması yanında birçok Vanlının da gönüllü olarak katkı sunacağı bilinmektedir. Devletimize düşen görev sadece bürokratik sorunların çözülmesine katkı sağlamasıdır. Kanaatimizce böyle bir projenin hayata geçirilmesi yeni nesillerin de tarihi gerçekleri idrak etmesine bu anlayışın geleceğe taşınmasına da vesile olacaktır.


Mezar taşında “Van İlbeyi Ali, 1907’de Batum’da Ermeni Komitaları Öldürdü” yazmaktadır. Hasan Oktay’ın 1908 yılının son günlerinde şehit edildiğini belirttiği Ali Paşa’nın mezar taşında neden 1907 yazıldığı bilinmemektedir. Olayın gerçekleştiği tarihte henüz latin alfabesine geçilmediğine ve mezar taşının üzerindeki açıklama latin alfabesi ile yazıldığına göre 1928 yılından sonra bu mezar taşının yazıldığı söylenebilir. Diğer yandan olayın gerçekleştiği tarihte rumi ya da hicri takvim kullanılırken mezar taşının yazıldığı tarihte (cumhuriyetin ilanı ile) miladi takvime geçilmiş olduğu dikkate alındığında bu farklılığın bir hesap hatasından kaynaklı olduğu kanaati daha ağır basmaktadır.


Haberin Fotoğraf Galerisi

  • ALİ PAŞA’YA VEFA ZAMANI GELDİ!
  • ALİ PAŞA’YA VEFA ZAMANI GELDİ!
  • ALİ PAŞA’YA VEFA ZAMANI GELDİ!
  • ALİ PAŞA’YA VEFA ZAMANI GELDİ!
  • ALİ PAŞA’YA VEFA ZAMANI GELDİ!
Yorum Ekle

kod


Adres: Cumhuriyet Caddesi İş Bankası Karşısı İşlek İş Merkezi Kat:1 No:1 İpekyolu / VAN