Sevgili okurlar hepinize cani gönülden merhaba diyorum. Dergimizin ikinci sayısında sizlerle buluşmanın heyecanı ve mutluluğu içerisindeyim. Mutluluk hayatın temelinde olmalı, şüphesiz hayat denince de kadın akla gelir. Bu yazımda sizlere mutluluğun formülünü açıklayacağım. Kadının sevginin, merhametin ve şefkatin timsali olduğunu anlatacağım…
Kadının yaradılışında incelik var, mesela daha duygusal ve daha hassastır kadın. Kadın elinin değdiği her yerde güzellik vardır. Kadın her şeyi irdeler ve en ince ayrıntısına kadar düşünür. Erkek fiziksel olarak daha güçlü olabilir ama duygusal olan kadın daha güçlüdür. Küçük ve önemli tüm ayrıntıları görür, ön plana koyar. Her işi tüm ince ayrıntılarıyla bilir, düşünür ve ona göre yapar.
Tabii ki her kadın aynı değildir. Kadınlığını bilen kadınlar, bütün zorlukların üstesinden gelebilir. Tabii bunun için kadının kendine özgüveni olması gerekiyor. Ben bu işte başarılı olacağım demesi gerekiyor. Kadını geri bırakan çevredir ama eğer çevre kadına destek verirse, kadın ilerler. Kadın eşsiz kalırsa tek başına ayakta durabilir, çocuğuna bakabilir ve yine evinin direği olabilir.
Toplumun bir kısmı kadına dedikodu yapan, laf yetiştiren, işe yaramayan ve saçı uzun aklı kısa gibi anlayışlarla bakıyor. Bu anlayışı kırmak gerekiyor. Kadın zorlukların üzerine gide gide güçlü olduğunu, anne ve iş kadını olduğunu her şekilde ispatlayabilir. Kadın istedi mi her şeyin en iyisine sahip olabilir. Kadın acıya daha dayanıklıdır ve her şeye karşı daha fedakardır.
Hayata bambaşka bir renk ve güzellik katan aşk ruhlu kadın, hayatı rengarenk yapabilir çünkü kadın sevgi dolu ve merhametlidir. Sevincin kaynağı ve yuvasının güzelliği olan kadın, erkeğin sadakatı olduğu sürece hep erkeğini yüceltir. Kadının tek istediği güvendir, dürüstlüktür, çünkü kadının ruhunda incelik vardır. Duygusal olan kadın, narin ve hassastır.
Kadın olmak bana güç, onur, güven ve mutluluk veriyor. Genç kız olmak, anne olmak bambaşka bir duygudur. Yüce rabbimin verdiği annelik ruhuyla kendinize güveniyorsunuz. Özellikle eşini kaybeden anneler, evlatlarına hem anne hem de baba oluyor. İnancınızla ve duygularınızla hareket ettiğinizde gücünüze güç katıyorsunuz.
Örneğin çocuğunuz hasta olduğunda bir an çaresiz kalıyorsunuz ama rabbinize sığınıp dua ediyorsunuz ve anlatıyorsunuz. Çocuklarınızın ve ailenizin sevgisi ve güveniyle tüm zorlukları aşabiliyorsunuz. Ben bir kadın olarak bunları başardığıma inanıyorum.
Allah kadına doğurganlık gibi büyük bir nimet vermiş. Kadın kadınlığını bilirse, tam cennetin ortasındadır. Ben bunu özellikle çocuk sahibi olduktan sonra anne olunca daha iyi anladım. Kadın kutsaldır, öyle kutsaldır ki cennet anaların ayağı altındadır. Eğer evladınıza annelik yapabiliyorsanız, eğer İslam dinindeki kadın haklarını yürekten yaşayabiliyorsanız, siz de kutsalsınız demektir. Böyle bir hayatın yüce Allah’ın yanında kat be kat üstünlüğü vardır. Tıpkı Meryem anamız gibi tertemiz bir kadın olmalı hedefimiz.
Her yıl nisan ayında efendimizin kutlu doğumu kutlanıyor. Peygamberimizin sütannesi Halime, efendimizi evine götürdüğü gibi bereket başlıyor. Burada da anneliğin kutsallığı ortaya çıkıyor.
Efendimiz gencecik iken kendisinden 15 yaş büyük ve dul olan Hz. Hatice annemiz ile evlenmiştir. Kendisi fakir, eşi ise zengindi. Tüm kainat Hz Muhammed efendimiz için yaratılmış ve efendimiz bir dul kadınla evleniyor. Burada çok çok önemli olan ince bir ayrıntı var. Şu anki dönemimizde ise maalesef kız erkekten 2 yaş büyük olsa bile sorun ediliyor. Dul bir kadın sorun ediliyor veya erkeğin malı mülkü yoksa bu da sorun oluyor.
Kadınlarımıza değer verelim, kıymetleini bilelim ve onları hor görmeyelim. Sevgi ve şefkat ile bakalım kadınlara. Binlerce çiçek çeşidi olan kadınları şımartalım. Soldurmayalım çiçeklerimizi, soldurursak evimizdeki ışık da söner ve huzurumuz da kaçar. Böylece mutlu olabilirsiniz.
Vanlı şairimiz Müştehir Karakaya, kadına dair şöyle yorum yapıyor. “Size el uzattığında hayatınızdan vazgeçirebilecek, size kutsal değerler atfedecek ve siz de ona kutsal değerler atfederek onunla yürüyüşünüzü gözünüz kapalı değiştirebileceğiniz güçlü bir kadın… Böyle bir kadın tanıdınız mı, ya da var mı böyle bir kadın?”
