İşte yapılan açıklama:
"Bir darbe ürünü olan yürürlükteki anayasa, kesintisiz her dönem tartışılmış olup, yeni bir sivil anayasa arayışı günümüze kadar süre gelmiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan anayasal istikrarsızlığın en önemli sebebi sivil bir anayasanın yapılamamış olmasıdır. Bugüne kadar yapılan anayasalarımız genel olarak savaş ya da darbe gibi olağanüstü durumlarda, herhangi bir toplumsal tartışma, katılım ve demokratik müzakere olmaksızın hazırlanmıştır. Orta ve yakın tarihimizde milli iradenin ve demokratik işleyişin neredeyse on yıllık periyotlarla askeri müdahalelere maruz kaldığı ülkemizde, maalesef askeri vesayete dayalı dönüşümler anayasal istikrarı engellemiştir.
1961 ve 1982 Anayasalarının her ikisi de askeri darbelerden sonra ve cunta rejimleri gölgesinde hazırlanmıştır. Hazırlık sürecinde katılım ve müzakerenin olmadığı bu anayasalar, hiçbir zaman yeterli demokratik meşruiyete kavuşamamış ve toplumsal kabul görmemiştir. Dünden bugüne geçen kırk üç yıllık zaman diliminde 1982 Anayasasında yapılan bütün değişikliklere rağmen anayasanın içinde hala 12 Eylül rejiminin izlerini bulmak mümkündür. Yürürlükteki 1982 anayasası bugüne kadar tam 19 kez değiştirilmiştir. Bu değişikliklerden Anayasa’nın 96 maddesi etkilenmiştir. Bazı maddeler tamamen yeniden yazılmış, bazı maddeler yürürlükten kaldırılmış ve bazı maddeler ise tali değişikliklere uğramıştır. 1982 yılında 177 madde olarak kabul edilen Anayasa’nın bugün yürürlükte olan madde sayısı 154’tür. Yani Anayasa’da 23 madde yürürlükten kaldırıldığı halde madde numarası olarak yer almaktadır. Zaman içinde yapılan değişiklikler ile birlikte Anayasa’nın iç tutarlılığı kaybolmuş, dil ve kavram uyumu zayıflamış, kurumsal bütünlüğü sarsılmıştır.
Ak Parti döneminde ise 2010 ve 2017 yıllarında geniş kapsamlı iki büyük anayasa değişikliği yapılmıştır. Ancak bu hiçbir zaman yeterli görülmemiş AK Partiyi yeni bir sivil anayasa yapma hedefinden uzaklaştırmamıştır. Bugün artık Türkiye'nin vesayetlerden uzak, uzlaşmacı ve kapsayıcı sivil bir anayasaya ihtiyacı elzemdir. Bu ihtiyaç artık bir tercih değil, ülkemiz ve milletimiz için bir zarurettir.
AK Parti iktidarı döneminde yapılan reformlar ve milletimizin ferasetiyle, Türkiye’de sandık dışında farklı yol arayanların hevesleri kursaklarında kalmış ezberleri bozulmuştur. Yani farklı odaklardan medet umarak suyu bulandırıp, bulanık suda demokrasiyi avlama dönemleri artık geride kalmıştır. Bugüne kadar vesayet odaklarına karşı verdiği amansız mücadele ve statükoya karşı, elif gibi dik duruşuyla milli iradenin Türkiye'de elde ettiği eşsiz kazanımların yegâne mimarı, saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Askeri bir cuntanın dayatması olan ve halen ejnebi o dönemin izlerini taşıyan 1982 Anayasası Türkiye’nin 21. yüzyılda ihtiyacı olan toplumsal sözleşmeyi tesis edememektedir. Hukukun üstünlüğünü pekiştirecek, ülkemizin huzurunu güçlendirecek, milletimizin refahını yükseltecek, adil ve özgürlükçü bir sivil anayasa yapma konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü bir iradesi ve kararlılığı var. Türkiye Yüzyılına yakışacak şekilde, temel hak ve özgürlükleri esas alacak, toplumun tamamını temsil edecek, “biz” duygusunu güçlendirecek, birlikte yaşama kültürümüzü geliştirecek yeni bir anayasa, güçlü bir toplumsal uzlaşma metni olacaktır.
Yeni “Türkiye Yüzyılında” hem hazırlık sürecine hem de içeriğine milli iradenin hâkim olduğu sivil bir anayasaya sahip olmak çok anlamlı olacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi de temsil kabiliyeti açısından bunu yapabilecek meşruiyete ve tecrübeye sahiptir."