Bu yazı dizisiyle, hiç
unutamadığımız Van'ın o altın yıllarına nostaljik bir tur atalım. Böylece hem
yeni nesle eskinin efsane takımını biraz anlatmış olalım, hem de yeni neslin
eskilerden öğreneceği, örnek alacağı ve bu kentin futbol adına ne kadar güzel
meziyetlerinin, ne köklü bir kültürünün var olduğunu değerli meslektaşımız, Yılmaz
Tekin’in Memleketim Van Dergisi’nde anımsatalım istedim.
Vanspor, ilklerin
takımıydı. Doğunun en talihsiz yıllarında ortaya çıkan ve bir güneş gibi
parlayan, mütevazı kadrosuyla mucizeler yaratmış bir takımdı. İlk başlarda
kimsenin şans tanımadığı ve herkesin kuşkuyla baktığı gerek uzak bir deplasman
ve gerekse sorunlu bir coğrafyada bulunuyor olması, futbol baronlarını pek
rahatsız ediyordu. Fakat maçlar başlayıp, Vanspor'un taş gibi bir takım olduğu
ortaya çıkınca ve gelen takımların hiç de beklemedikleri ölçüde şahane bir
konukseverlikle karşılandığı görülünce, bu önyargı yavaş yavaş kırılmıştı.
Puansız dönülen zor bir
deplasman ve de doğunun misafirperverliğinin, futbolun birleştiriciliğinin ne
demek olduğunun anlaşıldığı bir yer olarak hafızalara kazınıyordu, Van
deplasmanı. Gelen takımlar öyle bir konukseverlikle karşılanıyordu ki, ilk kez
Van'a gelecek olan takımların yöneticileri bu ününden dolayı artık eşlerini ve
çocuklarını da Van'a getirmeye başladılar. Bu Türk futbol tarihinde bir ilkti.
Futbolun büyük coşkuyla
takip edildiği doksanlı yılların en flaş takımı olan Vanspor, o zamanki adı 1.
Lig olan Süper Ligde, mücadele ettiği toplam 5 sezonda Türk futbol tarihine
damgasını vurmuş bir kulüptü. Gerek büyük takımlara karşı aldığı sansasyonel
sonuçlar ve gerekse üstlendiği birlik beraberlik misyonuyla çok farklı bir
yerdeydi.
Van ve Vanspor kısa
sürede tüm Türkiye’nin sempatisini kazanmıştı. Şehre gelen takımlar olağanüstü
misafirperverlikle karşılanıyor, centilmence sahada ağırlanıyor ama puansız
olarak da geri uğurlanıyorlardı.
Öyle ki ‘‘evinde
aslan’’ unvanına kavuşan Vanspor evindeki henüz 3. maçında Fenerbahçe’yi bile o
büyük taraftarıyla yerle bir etmeyi başarmıştı. Ligde fırtınalar koparan bu
sonuçla bir anda Türkiye’nin gündemi Vanspor oluyordu. Bir doğu takımının
ülkenin en büyük takımını bu şekilde madara etmesi bir kırılma noktası
oluşturmuş, diğer anadolu kulüplerine büyük özgüven kazandırmıştır.
1994 yılında Türkiye
Vanspor’u ve Van’ı keşfediyordu yeniden. Vanlılar sevinç içerisinde adeta birer
zafer sarhoşu. Bu büyük maçı, bu futbol olayını yakından görmeye gelen tüm
bölge halkı sevinç içerisinde. Hürriyet gazetesi günün anısına Vanspor’a özel
zafer ilavesi veriyor. Televizyonlar Van’dan bahsediyor. Avrupa’da Cannes (Kan)
maçından hezimetle dönen Fenerbahçe fark için çıktığı Van maçında ummadığı bir
yenilgi almıştı. Fenerbahçe’nin emektar spor yazarı İslam Çupi ekranda ağlayarak,
artık Fenerbahçe’yi yazmayacağından bahsediyor. Beşiktaş’tan, Galatasaray’dan
Van’a tebrik mesajları ulaşıyordu. O hafta çıkan mizah dergileri bile Vanspor’
un Feneri yenmesini alaya alıyor, milyarlık futbolcuların mütevazı doğu takımı
karşısında nasıl dize geldiğini anlatıyor. Evet, işte böyle bir fırtına ile
başlamıştı Vanspor’un 5 yıl sürecek o zamanki adı 1. lig olan Süper Lig
macerası. Bu henüz başlangıçtı. Daha ne takımları dize getirecekti Vanspor.
Hele sonraki yıl
şampiyonluğa ramak kala Trabzonspor’u Avni Aker’de devirip şampiyonu
değiştirmesi, yılın futbol olayı olarak kayda geçmiştir. Böylece geniş
kitlelere kendini kabul ettiren Vanspor, 4 büyüklerden sonra en çok taraftarı
olan kulüp haline gelmişti. Ligin altını üstüne getiren bu doğu takımı artık
bir model olmuş, Erzurumspor, Elazığspor, Siirt gibi takımların idolü haline
gelmiş, kısa sürede bu takımlarda süper lige ardı ardına çıkmıştı. Doğu ve batı
arasında bir köprü vazifesini gören Vanspor, futbol asla futbol değildir
sözünün tam da misyonunu yerine getiriyordu. Futbolun birleştiriciliği
sayesinde 90’lı yılların o kaos ortamında bir güneş gibi parlıyordu…
Van kenti şimdi o
günleri mumla arıyor. Vanspor’un içinde bulunduğu durum, tüm futbolseverleri
üzüyor. O zamanlar bölgenin en büyük takımı olan Vanspor, beş sezon birinci
ligde (süper lig) mücadele ettikten sonra kötü yönetimler yüzünden amatör lige
kadar gerilemiş 2014 yılında da kapanmıştı. Türk futbolu için bir ibret
vesikası örneği olan Vanspor’un düştüğü durumu anlayabilmek için geçmişinden
ders almamız gerekir.
Çatışma ortamının tüm
hızıyla sürdüğü o dönemlerde Vanspor’un tüm maçları büyük ilgi görür, bölgeye
hitap ettiği için büyük bir taraftar kitlesini peşinden sürüklerdi. Bu yüzden
her maçı olay olurdu. Çıkan en küçük olaylar medya tarafından bazen fazlasıyla
büyütülür, yok yere büyük cezalar almasına sebep olurdu. Oysa Vanspor kitleleri
bir arada tutuyor, insanların sosyal ve günlük yaşantısına hareketlilik
katıyordu.
1974 yılında Şengençler
ve Gençlikspor birleşme kararı alarak Vanspor kulübünü oluşturmuşlardı. 1982
yılında terfi liginden namaglûp bir şekilde 2. Lige çıkar. On yıl boyunca 2.
Ligde mücadele eden Vanspor1993-94 yılında dönemin Van Valisi Mahmut Yılbaş
öncülüğünde ele alınarak muhteşem taraftarıyla 1. Lige (Süper Lig) çıkmayı
başarır. 4 sezon boyunca 1998’e kadar süper ligde mücadele eden takım bir yıl
aradan sonra başkan Feridun Irak ve Teknik Direktör Rıdvan Dilmen yönetiminde
tekrar şampiyon olarak süper lige geri dönmüştü. Daha sonra Vanspor A.Ş. adını
alarak şirketleşen Vanspor, özelleştirmenin ardından oldukça sembolik bir
rakama (50bin TL) iş adamı Ömer Gülüştür’e devredilerek tarihi bir sorumluluğa
sebep olunmuştu.
Takımı alan yeni
yönetim ise naklen yayın gelirlerine karşılık, tüm yıldız futbolcuları bir bir
elden çıkararak seyirciyle takımın bağlarını kopararak çöküş dönemini
başlatmış, devam eden yıllarda ise amatör kümeye kadar düşen takım, önce
kayyuma devredilmiş, 2014 yılında da tamamen kapatılarak, devasa borçlarıyla
tasfiye edilmiştir. Batan geminin malları gibi yağmalanan Vanspor, Türk
futbolunun neden ilerleyemediğinin bir ibret vesikası olarak incelenmesi
gereken sosyolojik bir vakadır.
Şimdilerde ise Van
Büüykşehir Belediyespor'la teselli buluyoruz. Vanspor tutkunları, sırf o eski
güzel günlerin özlemiyle, bu takımı da kısa sürede sevip bağrına basmasını
bilmişse de, her sezon hayal kırıklığı yaşamaktadır. Dileriz bu umutsuzluk,
sonunda büyük bir mutluluğa dönüşerek, Medar-ı İftiharımız olan efsane
Vanspor'u, tekrar bizlere hatırlatır.